Yearly Archives: 2014

Uykusuzluk

Uykusuzluk (İnsomnia)

Yetişkin bireylerin %10 – %15 ‘lik bir kısmını etkileyen uykusuzluk problemi uykuya dalmakta güçlük, uykuyu sürdürememe, sık sık uyanma ve uykunun dinlendirici olmaması şeklinde tanımlanır. İlerleyen yaşlarda ve kadınlarda görülme sıklığı daha fazla olan uykusuzluk; bilişsel ve psikomotor performans kaybına, düşük yaşam kalitesine, iş hayatında ve okulda devam problemlerine neden olur. İlerleyen aşamalarda duygudurum bozuklukları ve anksiyete bozuklukları ile madde kullanımına da neden olabilirken, tam tersi şekilde duygudurum bozuklukları – anksiyete bozuklukları ve madde kullanımı da uykusuzluğa neden olabilir.

Uykusuzluk Problemi yaşanış süresine ve durumuna göre “Akut Uykusuzluk” ve “Kronik Uykusuzluk” olarak iki alt tipe ayrılır.

Akut Uykusuzluk

1 gün ile 2 hafta arasında süren uykusuzluk dönemlerine denir. Stres, ani gelişen tıbbi hastalıklar, kafein ve alkol kullanımı, yabancı mekanda bulunma, jetlag gibi durumlardann kaynaklanabilir. Uykuya dair kaygı geliştirme gibi sebepler ile artan bir uykusuzluk döngüsü oluşturmaz ise genellikle kendi kendine düzelir.

Kronik Uykusuzluk

Kronik uyku bozuklukları birincil ve ikincil kronik uyku bozukluğu olmak üzere iki tipe ayrılır. Birincil kronik uyku bozukluklarında uykusuzluk ve sonuçlarının yol açtığı anksiyete bozukluğu, uyku ile hastanın algıladığı uyku arasındaki tutarsızlığın olduğu uyku bozukluğu, idiopatik uykusuzluk alt tipler olarak sıralanabilir.

İkincil kronik uyku bozuklukları ise,

Psikiyatrik hastalıklar, Uyku Bozuklukları, Huzursuz Bacak Sendromu, Sirkadiyen Ritm Bozuklukları, Madde Kullanımı, İlaçlar ve Nörolojik Bozukluklar Sıralanabilir.

Sağlıklı ve Kaliteli Bir Uyku İçin

  • Uykuya dalmadan önce çok aç ya da aşırı tok olmamalısınız.
  • Uyumadan bir kaç saat öncesinde kafeinli, alkollü içeceklerden kaçınmalısınız.
  • Uykunuz gelmeden yatağa girmemelisiniz.
  • Yatağa yattınız ve uyuyamıyorsanız uyku ile savaşa girmeden yataktan kalkın ve sizi zihnen dinlendirecek aktivitelerle uğraşın.
  • Yatak odasını cinsellik ve uyku dışında kullanmayın.
  •  Uyku ortamını ayarlayın.  Sıcaklığı çok sıcak veya soğuk olmayacak şekilde ayarlayın. Ses ve ışık izolasyonuna dikkat edin.

 

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

hiperaktiviteDEHP yani Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu çocukluk çağında dikkat dağınıklığı, aşırı hareketlilik, dürtüsellik ile kendini gösteren çocukluk çağında başlayıp ergenlikte şekil değiştiren bir tür bozukluktur. Erişkinlik döneminde de zaman zaman görülebilmesine rağmen en önemli belirtilerini 4-5 yaşlarından itibaren göstermeye başlar ve ilkokul 1.sınıfta ortaya çıkar. Erkek çocuklarda görülme oranı kız çocuklarına göre daha yüksektir. Erkek çocuklarda daha çok aşırı hareketlilik (hiperaktivite) ve dürtüsellik belirtileri gözükürken; kız çocuklarında dikkat eksikliği belirtileri daha fazla görülür. Bazı vakalarda birbirinden bağımsız olarak ta hiperaktivite ve dikkat eksikliği görülebilse de, pek çok olgu da bu iki durum bir arada ortaya çıkar.

DSM sınıflandırmasında en son 1994’teki sınıflamada dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu terimi altında üç tip tanımlanmıştır.

DEHB/birleşik tip,

DEHB/dikkat bozukluğunun önde olduğu tip  

DEHB/ hiperaktivitenin önde olduğu tip

Dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik temel belirtilerdir ve bu belirti kümeleri çocuğun içinde bulunduğu ortama ve yaşam çevresine göre değişiklik gösterebilmektedir.

Hiperaktivite: Çocuğun yaşına göre aşırı hareketli olması ve bu davranışının anaokulu, okul ve soyal çevre gibi durumlarda problemlere yol açmasıdır.

Belirtileri

  1. Oturduğu yerde devamlı kıpır kıpır hareketlidir.

  2. Sınıf içerisinde derste yerinde oturamaz kalkıp gezinir.

  3. Oyun ya da eğlence etkinliklerini sakince sürdürmede zorlanır.

  4. Çoğunlukla hareket halindedir. uygunsuzca gezer, tırmanır.

  5. Çok fazla konuşur.

Dürtüsellik: Çocuğun içinden gelen davranışları kontrol altına alamaması olarak tanımlanır. Bu çocuklar genelde oldukça aceleci, sabırsız, sırasını bekleyemeyen, başkalarının sözünü kesen, isteklerini erteleyemeyen ve davranışlarının sonucunu düşünmeden aklına estiğ gibi hareket eden çocuklardır.

Belirtileri

  1. Kendisine sorulan bir şeyde soru bitmeden cevaplamaya kalkar.

  2. Sırasını beklemekte zorlanır.

  3. Bir konuyu rahatsız edici biçimde böler, etrafına sataşır.

 

Dikkat Eksikliği: Dikkat ve konsantrasyonunu belirli bir konu veya durum üzerinde yaşının gerektirdiği şekilde toplayamamadır.

Belirtileri

  1. Ödevlerinde ya da oyununda dikkatini sürdürmekte zorlanır.
  2. Kendisi ile konuşulduğunda dinlemiyor gibi görünür.
  3. Dışarıdan gelen uyarılar kolayca dikkatini çeler.
  4. Okul ödevinde ya da diğer çalışmalarda dikkatsizliğinden dolayı ayrıntıları kaçırır ve hatalar yapar.
  5. Sık sık unutkanlıklar yaşar, ödevin

Yukarıdaki maddelerin 7 yaşından önce başladığı ve en az iki ortamda görüldüğü durumlarda DEHB tanısı düşünülmelidir.

Sorularınız – Cevapları

sorular-cevaplarSizlerden her gün onlarca mail ile sorularınızı alıyor ve sorularınızı ilgili konunun uzmanı psikoloğumuza göndererek cevaplanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Kimi zaman yoğunluktan dolayı cevaplamakta gecikebiliyor veya sorularınız gözden kaçabiliyor. Bu durumu önleyebilmek ve sorularınıza daha kolay cevap bulabilmeniz amacı ile sitemizde soru – cevap bölümümüzü açıyoruz. Siz de aşağıdaki formu doldurarak psikoloji alanındaki sorularınızı bize iletirseniz, cevapları ile birlikte sayfamızda yer alacaktır. Aynı soruyu merak eden pek çok kişinin de sorusunu bu şekilde cevaplamış olacağız. Sorularınızda ve cevaplarda gizliliği ihlal edecek hiç bir içeriğin olmayacağına emin olabilirsiniz. Psikologlarımız ve editörlerimiz bu konuda oldukça hassas olacaklardır.

Ve bir de sürprizimiz var. Her ay en beğenilen ve en çok paylaşılan sorunun sahibine hediye bir kitabımız olacak.

Yayınlanmış Soru ve Cevaplar İçin Tıklayın

Adınız (sorularda yayınlanmayacaktır)

Epostanız (sorularda yayınlanmayacaktır)

Konu

Sorunuz

 

Panik Atak

Panik Atak

panik-atakGünümüzde her yaş grubundan her sosyo-ekonomik seviyeden insanı etkileyen psikolojik problemlerin başında gelen panik atak ani olarak ortaya çıkan yoğun endişe ve kaygı durumudur. Bu endişe ve kaygı çoğu kişi de fiziksel belirtiler olarak kendini gösterir ve yoğun sıkıntı oluşturur. Bu yoğun korku ile birlikte eşlik eden fiziksel kaygı belirtileri kişide ölüm, kalp krizi, sağlığını kaybetme, bayılma, çıldırma gibi korkuların doğmasına neden olur. Fiziksel belirtiler ve eşlik eden yoğun korku çoğu vakada hastaların acil servislere, kardiyoloji servislerine gitmelerine; fiziksel olarak kendilerini kontrol ettirmelerine neden olur. Çoğu aman fiziksel olarak hiçbir problem çıkmadığı gibi pek çok vakada da acil servise veya hastaneye gidildiği anda hiçbir müdahalede bulunulmadan korku ve belirtiler ortadan kalkar. Doğru bir tedavi ve terapi süreci ile ortadan kalkabilen panik atakta hastaların yaşadığı en büyük problem fiziksel belirtilerle uğraşmaktan ve bunun fizyolojik kökenli bir hastalık olup psikolojik-psikiyatrik tedaviye yönelmede gecikmekten, bunu uzun süre yaşamaları ve umutsuzluğa kapılmalarıdır.  Yaşanış şekline göre 3 gruba ayrılabilen panik atak aşağıdaki belirtilerin 4 veya daha fazlasının aynı anda görüldüğü ve buna yoğun korku – kaygı durumlarının eşlik ettiği bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanabilir.

Panik Atak Belirtileri

  1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama
  2. Terleme
  3. Titreme ya da sarsılma
  4. Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma
  5. Soluğun kesilmesi
  6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı duyma
  7. Bulantı ya da karın ağrısı
  8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  9. Derealizasyon ya da Depersonalizasyon (Dış dünya yada kendisi gerçekliğini kaybetmiş gibi hissetme).
  10. Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
  11. Ölüm korkusu
  12. Uyuşma ve karıncalanma duygusu
  13. Üşüme ürperme ve ateş basması

Doğru ve düzenli bir tedavi ile kesin çözümü olan panik atak hastalığı hakkında detaylı bilgi ve tedavi seçenekleri için panik atak sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Çocuk Gelinler

Çocuk yaşta evlendirilen gencecik kızlar ve yaşadıkları dramlar. Ne yazık ki toplumumuzun kanayan bir yarası olmaya devam ediyor “Çocuk Gelinler”. Ve bilinçlendirme olmaz, aileler eğitilmez ve kanunların uygulaması ile denetlenmesi yetersiz kalırsa daha da devam edecek gibi gözüküyor. Tüm toplumu ilgilendiren, şimdiki nesillerden gelecek nesillere sorunları aktaracak bir konu çocuk gelinler. Geçtiğimiz günlerde yine bir intihar haberi ile gündeme gelen bu konu hakkındaki röportajımız.