Tag Archives: Dispozofobi

Biriktirme Hastalığı

Biriktirme Hastalığı

biriktirme-hastaligiHerşeyi biriktirme, atamama durumu psikolojide OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) veya Dispozofobi olarak tanımlanır. Kimi kaynaklarda İngilizcedeki “messy” sözcüğünden türetilmiş “Messie Sendromu” olarak ta anılabilmektedir. Takıntılı bir davranış olarak görülen biriktirme hastalığının tam olarak belirlenemese bile nüfusun %2’sinde görüldüğü tahmin edilmektedir ve bu hiç de az bir oran değildir.

Bu sorunun kaynağını tek bir nedene bağlamak doğru olmaz, bazen yoksul bir ortamda büyüyen kişiler eşyalarını atamazken; kiminde de ileride lazım olduğunda bulamazsam korkusu vardır. Kimi zaman depresyon, kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği gibi sorunlar da biriktirme hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir. Obsesif düşünceleri olan kişilerde eşyaları atmanın başına kötü bir olayı getireceği düşüncesi veya eşyalarını attığı kişiyi ve o kişiyle ilgili hatıraları unutacağı düşüncesi (örneğin eşini kaybeden bir adam, 10 yıl geçmesine rağmen kaybettiği eşinin hiçbir eşyasını atmamıştır, atarsa hatıralarını yok edeceğini, eşini unutacağını düşünür) de bu hastalığa neden olabilmektedir.

Psikanalitik ekol’ün kurucusu Sigmund Freud’a göre ise anal dönemde/tuvalet eğitimi döneminde aşırı denetlenme ve zorlanma sonucu bu şekilde obsesyonlar (takıntılı düşünce) ve kompulsyonlar (takıntılı davranış) oluşur.

Biriktirme Hastalığı;

  • Eski kıyafetler, gazete – dergiler, şişeler, faturalar, kağıtlar gibi başka insanlara gereksiz görünen pek çok şeyi biriktirmek ya da atamamak,
  • Kişinin evinin yaşamaya uygun olmayacak kadar dağınık olması, pislenmesi,
  • İş ya da sosyal yaşamdaki endişe ve davranış bozuklukları

Şeklinde kendini gösteren bir durumdur.

Biriktirme hastalığında biriktirilen nesneler kişilere, yıllara, ortamlara göre değişiklik gösterir. Yaşlı kişilerde genellikle pet şişeler, faturalar, kaplar, eski giysiler, eski gazeteler, kağıtlar, bozulmuş ev araçları görülebilirken günümüzde e-postalar, bilgisayar yazışmaları, mesajlar, yıllar öncesinden kalan ve çalışmayan bilgisayar disketleri en çok biriktirilen şeyler arasında görülmektedir.

Biriktirme hastalığı ile ilgili vakalarda hastalar genellikle kendi istekleri ile bir tedavi sürecine başvurmazlar. Çoğu zaman bir yakınlarının zorlaması ile bu durumun ortadan kalkması için çaba harcarlar çünkü kendileri bunun bir rahatsızlık olduğunu fark etmezler.

Çocuklarının isteği üzerine neredeyse çöp eve dönen bir evde yaşayan danışanım vardı. Evindeki her eşyanın bir gün işine yarayacağını düşünüyordu. Soba yakmak için biriktirdiği gazeteler neredeyse bir odanın tamamını kaplayacak kadardı –ki 2 yıldır evi doğalgaz ile ısınıyordu-.

Yine genç bir danışanım telefonundaki hiçbir mesajı, maili silemiyordu ve bu yüzden yıllardır telefonunu değiştiremiyor ve telefonu arızalanır mesajlar silinir diye çok fazla endişe ediyordur.

Bu gibi durumlarda kişinin davranışlarının ne kadar normal, ne kadar normal olmadığını anlayabilmesi için en önemli kriter bu takıntılı davranışın kişinin kendinin veya yakınlarının günlük hayatını ne kadar aksattığı ve ne kadar rahatsız ettiğidir. Eğer bu biriktirme kişinin kendisinin veya çevresindekilerin günlük hayatını engelliyorsa veya rahatsız ediyorsa bir problemdir ve bu problemin çözülmesi gerekir.

Çözüm noktasında psikiyatrlar bazı ilaç tedavilerine başvururlarken “bilişsel – davranışçı terapi” tekniği oldukça etkili ve önemli bir psikoterapi tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer siz de kendinizde böyle bir rahatsızlığın olduğundan şüpheleniyorsanız hemen bir uzmana başvurun ve evinizdeki “çöp” lerden sistematik bir şekilde yavaş yavaş kurtulmaya bakın.

 Not: Bu yazı Psk.Uğur DALAN’ın Cosmopolitan dergisindeki yazılarından alınmıştır.