Tag Archives: ailesinden ayrı yaşayan çocuklar
Ailesinden Ayrı Yaşayan Çocuklar – Savaş Çocukları , Sokak Çocukları
Ailesinden Ayrı Yaşayan Çocuklar
Bir çocuk için en önemli şeyin anne-baba sevgisi olduğunu söylersek, ebeveynlerinden birinden hatta her ikisinden de ayrı olan çocukların ne kadar büyük bir eksiklik duyabileceklerini söylememiz yanlış olmaz. Yaşamlarının her yanını sarmıştır kaygı duygusu, yanlarında bulunan kişinin de gideceği kaygısı, gelecek kaygısı, sevgi kaygısı. Bazı durumlarda yanlarında da kimse olmaz ve büyük bir yalnızlık içinde hissederler kendilerini, burada bazı çocuklar üvey anne veya üvey baba ile yaşamak zorunda kalırlar. Üvey anne veya baba ile yaşamak ta ayrı problemler getirebilir çocuğa. Burada üvey anne veya üvey babanın çocuğa davranışları, öz anne veya babanın davranışları ve çocuğun yaşı çok önemlidir. Doğru bir şekilde lanse edilen, çocukla iyi bir ilişki kuran üvey anne veya üvey baba kimi zaman çocuklar için çok faydalı da olabilir. Fakat doğru bir şekilde lanse edilmeyen ve davranışlarını ayarlayamayan üvey anne veya babalar olumsuz olarak ta etkileyebilir çocukları. Bu çocuklar öz annesini – babasını yeni biriyle paylaşma sorunu yaşayabilirler, üvey olanı kıskanırlar ve öz anne veya babasının onu artık eskisi gibi sevmeyeceğini düşünebilirler. Çocuğun yaşına bağlı olarak (alt ıslatma, öfke, ders başarısında düşme) gibi uyum ve davranış problemleri de görülebilir.
Sokak Çocukları
Pek çok sebepten ötürü çocuklar evlerinden olabilir ve bir sokak çocuğu haline gelebilirler. Evde dayak yiyip sonra bu şiddete dayanamayıp sokağa düşen, aile zorlaması ile güç koşullarda yaşamaya çalışan, çeşitli sebeplerle madde bağımlılığı geliştirip bu çocuklarla bir arada yaşayan çocuklardır sokak çocukları. Günümüzün en önemli konularından birisidir aslında bu konu, çünkü dünyada teknolojik açıdan inanılmaz gelişmeler yaşanırken maalesef sokak çocuklarının sayısında artış yaşanmaktadır. Risk altında çocuklar değerlendirmesinde en önemli etken, çocukluk dönemlerinde yaşlarına uygun olmayan, tehlike ve riskleri içeren bir yaşam içerisinde olmaları gelmektedir. Her çocuğun doğal hakkı olan yaşına uygun bir yaşam yaşama boyutunun bu çocuklarda gerçekleşmediği gözlenmektedir. Gelişimin temel kurallarından olan her çocuk yaşının gerektirdiği yaşamı yaşamalıdır ilkesinin bu kategoride yer alan çocuklarda gerçekleşmediği görülmektedir. Oyun çağındaki çocuğun oyun oynaması, okul çağındaki çocuğun okula gitmesi gerekirken, bu çocukların, yaşamlarını başka şekilde tehlikeli ve gelişimlerini engelleyen boyutlarda geçirdikleri görülmektedir.
Bu konuda yapılan çalışmalarda, klasik olarak, sokak çocuklarının iki temel grupta değerlendirildiğini görmekteyiz. Bunlar gerçekten bu tanıma uyan sokak çocuğu; yani evi olmayan, sokakta yaşayan çocuklar ile sokakta çalışıp, akşam evine dönen; yani bir evi olan, akşamları düzenli olmasa da evine dönen çocuklar olarak gruplandırılmaktadırlar.
Oğuz Polat hocamızın tanımı ile son bir değerlendirme yapacak olursak “Sokak çocukları yaşının rolünü yaşayamayan başka bir deyişle oyun oynama, okula gitme, akşam evinde anne, baba ve kardeşleriyle birlikte olma gibi doğal gereksinimlerinin karşılanamadığı bir ortam olan sokakta yaşayan ve her türlü tehlikeye açık bir ortam içinde yaşayan, gelecekte suça itilme potansiyeli çok yüksek olan çocuklardır. Özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde sayıları oldukça fazla olan sokak çocuklarının rehabilitasyonunda psikologlara, çocuk psikologlarına, psikiyatr, sosyal hizmet uzmanı gibi pek çok meslek dalına önemli roller düşmektedir. İstanbul’da psikolog olarak bu sorunun çözülmesi noktasındaki çalışmaların çok daha ilerlemesi gerektiği kanısındayım.
Savaş Çocukları
Savaş çocukları olarak savaşın içinde yaşayan çocuklar ile birlikte mülteci çocuklarını ve göç yaşayan çocukları da sayabiliriz. Ülkemizde maalesef bu tür göç sonucu sıkıntılı bir hayata girmiş pek çok çocuk vardır.
Birde savaşın çocukları vardır tabi, Filistin de, Bağdat’ta, Suriye’de savaşın içinde büyümüş çocuklar. Okul yerine sığınaklara gitmiş çocuklar, kaygıyla, şiddetle, savaşla iç içe büyümüş çocuklar. Evlerinde anne-baba kardeşleriyle rahat bir şekilde oturamadılar, arkadaşlarıyla sokakta oyun oynayamadılar, okullarına gidemediler. Yani en doğal gereksinimlerini yerine getiremediler. Çocuk olamadılar. Şiddetin, ölümün, savaşın içinde büyüdüler. Maalesef bu sıkıntılar, bu yetersizlikler içinde yetişmiş çocukların da hem psikolojik hem de fiziksel olarak pek çok problemleri olabilir. Hem psikologlar olarak hem de toplum olarak bize düşen görev; bu çocuklarımıza sahip çıkmak; onları toplumdan dışlamak değil, topluma kazandırmaya çalışmaktır..