Category Archives: Genel

Çocuk Gelinler

Çocuk yaşta evlendirilen gencecik kızlar ve yaşadıkları dramlar. Ne yazık ki toplumumuzun kanayan bir yarası olmaya devam ediyor “Çocuk Gelinler”. Ve bilinçlendirme olmaz, aileler eğitilmez ve kanunların uygulaması ile denetlenmesi yetersiz kalırsa daha da devam edecek gibi gözüküyor. Tüm toplumu ilgilendiren, şimdiki nesillerden gelecek nesillere sorunları aktaracak bir konu çocuk gelinler. Geçtiğimiz günlerde yine bir intihar haberi ile gündeme gelen bu konu hakkındaki röportajımız.

 

 

Ailesinden Ayrı Yaşayan Çocuklar – Savaş Çocukları , Sokak Çocukları

Ailesinden Ayrı Yaşayan Çocuklar

çocuk psikolojisiBir çocuk için en önemli şeyin anne-baba sevgisi olduğunu söylersek, ebeveynlerinden birinden hatta her ikisinden de ayrı olan çocukların ne kadar büyük bir eksiklik duyabileceklerini söylememiz yanlış olmaz. Yaşamlarının her yanını sarmıştır kaygı duygusu, yanlarında bulunan kişinin de gideceği kaygısı, gelecek kaygısı, sevgi kaygısı.  Bazı durumlarda yanlarında da kimse olmaz ve büyük bir yalnızlık içinde hissederler kendilerini, burada bazı çocuklar üvey anne veya üvey baba ile yaşamak zorunda kalırlar.  Üvey anne veya baba ile yaşamak ta ayrı problemler getirebilir çocuğa. Burada üvey anne veya üvey babanın çocuğa davranışları, öz anne veya babanın davranışları ve çocuğun yaşı çok önemlidir. Doğru bir şekilde lanse edilen, çocukla iyi bir ilişki kuran üvey anne veya üvey baba kimi zaman çocuklar için çok faydalı da olabilir.  Fakat doğru bir şekilde lanse edilmeyen ve davranışlarını ayarlayamayan üvey anne veya babalar olumsuz olarak ta etkileyebilir çocukları. Bu çocuklar öz annesini – babasını yeni biriyle paylaşma sorunu yaşayabilirler, üvey olanı kıskanırlar ve öz anne veya babasının onu artık eskisi gibi sevmeyeceğini düşünebilirler. Çocuğun yaşına bağlı olarak (alt ıslatma, öfke, ders başarısında düşme) gibi uyum ve davranış problemleri de görülebilir.

Sokak Çocukları

Pek çok sebepten ötürü çocuklar evlerinden olabilir ve bir sokak çocuğu haline gelebilirler. Evde dayak yiyip sonra bu şiddete dayanamayıp sokağa düşen, aile zorlaması ile güç koşullarda yaşamaya çalışan, çeşitli sebeplerle madde bağımlılığı geliştirip bu çocuklarla bir arada yaşayan çocuklardır sokak çocukları. Günümüzün en önemli konularından birisidir aslında bu konu, çünkü dünyada teknolojik açıdan inanılmaz gelişmeler yaşanırken maalesef sokak çocuklarının sayısında artış yaşanmaktadır. Risk altında çocuklar değerlendirmesinde en önemli etken, çocukluk dönemlerinde yaşlarına uygun olmayan, tehlike ve riskleri içeren bir yaşam içerisinde olmaları gelmektedir. Her çocuğun doğal hakkı olan yaşına uygun bir yaşam yaşama boyutunun bu çocuklarda gerçekleşmediği gözlenmektedir. Gelişimin temel kurallarından olan her çocuk yaşının gerektirdiği yaşamı yaşamalıdır ilkesinin bu kategoride yer alan çocuklarda gerçekleşmediği görülmektedir. Oyun çağındaki çocuğun oyun oynaması, okul çağındaki çocuğun okula gitmesi gerekirken, bu çocukların, yaşamlarını başka şekilde tehlikeli ve gelişimlerini engelleyen boyutlarda geçirdikleri görülmektedir.

Bu konuda yapılan çalışmalarda, klasik olarak, sokak çocuklarının iki temel grupta değerlendirildiğini görmekteyiz. Bunlar gerçekten bu tanıma uyan sokak çocuğu; yani evi olmayan, sokakta yaşayan çocuklar ile sokakta çalışıp, akşam evine dönen; yani bir evi olan, akşamları düzenli olmasa da evine dönen çocuklar olarak gruplandırılmaktadırlar.

Oğuz Polat hocamızın tanımı ile son bir değerlendirme yapacak olursak “Sokak çocukları yaşının rolünü yaşayamayan başka bir deyişle oyun oynama, okula gitme, akşam evinde anne, baba ve kardeşleriyle birlikte olma gibi doğal gereksinimlerinin karşılanamadığı bir ortam olan sokakta yaşayan ve her türlü tehlikeye açık bir ortam içinde yaşayan, gelecekte suça itilme potansiyeli çok yüksek olan çocuklardır. Özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde sayıları oldukça fazla olan sokak çocuklarının rehabilitasyonunda psikologlara, çocuk psikologlarına, psikiyatr, sosyal hizmet uzmanı gibi pek çok meslek dalına önemli roller düşmektedir. İstanbul’da psikolog olarak bu sorunun çözülmesi noktasındaki çalışmaların çok daha ilerlemesi gerektiği kanısındayım.

Savaş Çocukları

savaş çocuklarıSavaş çocukları olarak savaşın içinde yaşayan çocuklar ile birlikte mülteci çocuklarını ve göç yaşayan çocukları da sayabiliriz. Ülkemizde maalesef  bu tür göç sonucu sıkıntılı bir hayata girmiş pek çok çocuk vardır.

Birde savaşın çocukları vardır tabi, Filistin de, Bağdat’ta, Suriye’de savaşın içinde büyümüş çocuklar. Okul yerine sığınaklara gitmiş çocuklar, kaygıyla, şiddetle, savaşla iç içe büyümüş çocuklar. Evlerinde anne-baba kardeşleriyle rahat bir şekilde oturamadılar, arkadaşlarıyla sokakta oyun oynayamadılar, okullarına gidemediler. Yani en doğal gereksinimlerini yerine getiremediler. Çocuk olamadılar. Şiddetin, ölümün, savaşın içinde büyüdüler. Maalesef bu sıkıntılar, bu yetersizlikler içinde yetişmiş çocukların da hem psikolojik hem de fiziksel olarak pek çok problemleri olabilir. Hem psikologlar olarak hem de toplum olarak bize düşen görev; bu çocuklarımıza sahip çıkmak; onları toplumdan dışlamak değil, topluma kazandırmaya çalışmaktır..

Bahar Yorgunluğu

Bahar Yorgunluğu

bahar yorgunluğuBaharın etkisini çevremizde bitkilerde, ağaçlarda, havada hissetmeye yavaş yavaş başladık. Çiçekler yavaş yavaş açmaya, güneş yüzünü göstermeye başladı. Tüm bu güzellikler içinde, baharın bu neşesini kendimizde de hissedebiliyor muyuz?. Tüm bu canlılığı kendi bedenimizde de hissedebiliyor muyuz? Eğer cevabınız hayırsa bu yazıyı dikkatle okuyun çünkü sizde bahar yorgunluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Bahar yorgunluğu, baharın bu ilk haftalarında birçok kişide görülebilen, genel bir bitkinlik, güçsüzlük, enerji eksikliği, isteksizlik, uykusuzluk, vücutta uyuşukluk – karıncalanma gibi belirtilerle seyreden bir rahatsızlık halidir. Bahar aylarında havadaki elektrik yükünün artması ile, özellikle büyük şehirlerde bu elektrik yüküne hava kirliliğinin ve çevre gürültüsünün de eklenmesiyle belirtiler daha da artar.

Bahar yorgunluğu sosyal yaşamı, aile hayatını ve özelliklede iş yaşamını olumsuz bir şekilde etkiler. Yönetici pozisyonunda çalışan kişiler içinde bu sorunun görülmesi geçerlidir. Halsizlik, vücutta kırıklık, isteksizlik, boğaz ve baş ağrılarıyla ortaya çıkan bu yorgunluk iş performansının düşmesine, alınan verimin düşmesine, çalışmanın bir zevkle yapılmasından çok günü geçirir, haftayı geçirir bir hal almasına neden olur.

Bahar yorgunluğu mutlaka önlem alınması gereken bir durumdur. Önemsenmeyip geçiştirilmeye çalışılırsa kronik yorgunluk sendromuna dönüşebilir, aynı zamanda uzun süren durumlarda depresif duygu-durum görülme olasılığını da arttırır.

Bahar Yorgunluğundan Kurtulmak İçin Yapılması Gerekenler

Bahar yorgunluğundan kurtulabilmek veya hiç yakalanmamak için yapılması gerekenlerin en başında hareket etme – spor yapma gelir. Gün içinde yapılacak kısa bir yürüyüş, sabahları yapılacak 10 dakikalık bir egzersiz oldukça etkili olacaktır. Vücudun vitamin ihtiyaçlarını karşılamak için B ve C vitaminleri kullanılıp, bununla birlikte beslenmeye dikkat edilip bol bol meyve ve sebze tüketilirse, günde 3 litre kadar su içilirse ve uyku düzenine dikkat edilirse bu yorgunluğun kolayca üstesinden gelinebilir.

Kaliteli Uykunun Püf Noktaları

uykuUyku süreleri kişilerin yapılarına, yaşlarına, günlük fiziksel aktivitelerine göre değişse de; 20 yaşlarındaki gençler için günde 8 saat uyku yeterli gelirken yaş ilerledikçe bu süre kısalıyor ve 60 yaşındaki bir kişi için ortalama 6 saatlik uyku yeterli oluyor. Kışın 9 saate varabilen uyku süreleri yaz aylarında 7 saate kadar düşebiliyor.

Türkiyede uyku üzerine yapılan araştırmalarda bulunan sonuçlar ise hayli ilginç,

  • Her 10 yetişkinden biri uykusuzluk problemi çekiyor veya uyumak için ilaca başvuruyor.
  • Türkiyedeki insanların ortalama yarısı yatağa girdikten 15 dakika sonra uyumuş oluyor.
  • Uykusunda yürüyenlerin oranı %3 iken, uykusunda konuşanların oranı %15 civarında.
  • %5.2 sinde huzursuz bacak sendromu görülürken, %15 i ise karabasan gördüklerini söylüyor.
  • Ülkemizde en sık görülen uyku problemlerinin başında ise %26,5 ile horlama problemi geliyor.

Hayatın her alanını ilgilendiren, ruh sağlığından, fiziksel sağlığa, çalışma başarısı ve performansına kadar pek çok noktayı etkileyen uykunun daha kaliteli olması için bazı önemli unsurlara dikkat etmek gerekir.

  • Kaliteli bir uyku için en önemli unsurlardan biri odanın sıcaklığıdır. Özellikle yaz aylarında sıcaklık ve nem uykuyu olumsuz etkilemektedir. Kaliteli bir uyku için odanın sıcaklığının 18 – 22 derece arasında olması gerekmektedir.
  • Uykunun önemli kriterlerinden biri düzendir. Biyolojik saate uygun bir şekilde uyku geldiğinde uyumak ve belirli ve düzenli bir saatte  kalkmak.
  • Gün içerisinde ve gece yatmadan önce yatak odanızı havalandırın. Temiz havada uyumak çok daha rahattır.
  • Uykunun en iyi dostu kitaptır. Yatmadan önce kitap okumak uykuya dalmanızı oldukça kolaylaştıracaktır.
  • Pek çok kişinin yaptığı önemli yanlışlardan biri televizyondur. Özellikle yatak odasında uyumaya çalışırken televizyon izlemek uyku kalitesini oldukça düşürür.
  • Uyku pozisyonunuza ve yapınıza göre yatak ve yastık seçin.
  • Özellikle sıcak havalarda yatmadan önce yapılan ılık bir duş sizi gevşetecek ve vücudunuzun serinlemesini sağlayıp uykuya geçişinizi kolaylaştıracaktır. Soğuk su ile duş almak uyarıcı etki nedeni ile uykuya dalmanızı olumsuz etkileyebilir.
  • Uyku ile savaş vermeyin, yattınız ve uzun süre uyuyamadıysanız savaşı bırakın ve rutin bir şey (özellikle kitap okumak) ile uğraşın ve uykunuz gelince yatın.

Kaliteli bir uyku, kaliteli bir yaşamın anahtarıdır. Uykunuza dikkat edin.

Psikolog Uğur DALAN

Vahşet, Şiddet Görüntülerinin Psikolojik Etkileri

Son zamanlarda tüm insanlığı ilgilendiren ve hiçbir şekilde tasvip edemeyeceğimiz şiddet ve savaşlar yaşanmaktadır. Özellikle Ortadoğu’da ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan bu şiddet görüntüleri facebook, youtube v.b. pek çok sosyal paylaşım sitesinde kontrolsüz bir şekilde hızlıca yayınlanmakta ve yayılmaktadır. Şiddeti, işkenceyi, acıyı, insanlık dışı muameleleri içeren bu videoların izlenmesi kişileri nasıl etkilemektedir?

Yapılan pek çok araştırma göstermektedir ki, gerek çocuklarda gerekse de yetişkinlerde şiddet içerikli videoların izlenmesi pek çok psikolojik problemin gelişmesine neden olabilmektedir. Yetişkin bireylerde anksiyete duygusunun artmasına, fobilerin gelişmesine, duygu ve davranış bozukluklarına sebebiyet verirken ilerleyen safhalarda aşırı öfke ile birlikte şiddete yatkınlığın artmasına neden olabilmektedir.

Çocuklarda ise tablo çok daha vahimdir. Şiddet, vahşet, işkence görüntüleri ile sık sık karşılaşan çocuk zamanla bu davranışları kafasında meşrulaştırır, davranım bozuklukları geliştirebilir, bununla birlikte muhakeme yeteneği, empati kurma gibi becerilerinde olumsuzluklar meydana getirebilir ilerleyen dönemlerde şiddete meyilli bir kişilik yapısı geliştirebilir. Bunun dışında çocukluk çağı anksiyetesi, korkulu rüyalar, uyku bozuklukları gibi pek çok problemin ortaya çıkmasına da zemin hazırlayabilir.

Bu yaşananlar muhakkak ki hepimizi rahatsız ediyor. Fakat şunu unutmayalım Türkiye’de yaklaşık 35 milyon internet kullanıcısı ve 36 milyon (sahte hesaplarla birlikte) facebook kullanıcısı var ve bunların içerisinde milyonlarca çocuk ve gencimiz de var. Yaptığınız bir paylaşımın onlara da gidebileceğini ve onların ruh sağlıklarını olumsuz etkileyebileceğini unutmayalım.

Psk. Uğur DALAN